Çarşamba, Mart 04, 2009

STOP

Zamanın rüzgâr gibi esip geçtiği, zihnimin derinliklerine dökülmüş yaprakları silip süpürdüğü bir dönem değil. Keşke öyle olsaydı. Hızlıca oynatılan bir film gibi akıp gitseydi hayat. Ve biz “pause” tuşuna dokunup sevdiğimiz anları dondurup doyasıya izleyebilseydik veya “slow motion” devam edip, yaşamaya doyamadığımız anları yavaşlatsaydık.

Ama maalesef her anı yavaş yavaş yaşadığım, aldığım her kararın sorumluluğunu ağır bir hırka gibi üzerime giydiğim bir dönemdeyim. Büyük mutsuzluk adalarını barındıran engin bir denizde isteksizce yüzüyor gibiyim. Anlık mutluluklar bulmaya çalışıyorum kendime ama işe yaramıyorlar. Ne bu sonsuz denizden kurtulabiliyorum ne de mutsuzluk adalarının her birine uğrayıp payıma düşenleri yaşamaktan…
Hiç bir şey elimde değil sanki. Treni durdurup inebilmek için neler vermezdim.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa