Cumartesi, Temmuz 29, 2006

- Yanıma uzanıp, başka bir şey yapmadan bana sarılır mısın?
Posted by Picasa

Salı, Temmuz 25, 2006

benim hala umudum var



Benim hala umudum var isyan etsem de istedigim kadar
Inad etsem bile birakmazlar sahibim var
Benim hala umudum var seviyorlar bazen soruyorlar
Hayran hayran seyret ister katil ister vazgeç
Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin olur biter
Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin geçer gider
Boyun büküp önünde aglasam sessizce su garip gönlüm affolur mu
Bu firtina durulur mu benden adam olur mu
Korkarim aska zararim dokunur mu
Elveda sana yeter tamam bitsin artik bu dram bu fotoroman
Ham meyvayiz hala koparmislar dalimizdan
Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin olur biter
Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin geçer gider
Biraksam kendimi söyle oh ne rahat
Bu da geçer gülüm yasamana bak
Alinacak dersler var sorulacak sorular
Bu da geçer gülüm bizden bu kadar


Posted by Picasa

Pazartesi, Temmuz 24, 2006

ben güneşe küstüm..

pazar akşamı saat 22.10, evin içinde sıcaklık 34 derece ve matilda delirmiş.. NEDEN?
salı 400,çarşamba 450 sayfadan sınava giricek, bi de çarşamba günü sınıfta konu anlatacakmış.. sıcaklardan eriyen beyni kulaklarından akmış
, kitap ona bakıomuş o kitaba.. vantilatörle o kadar yakınlaşmışlar ki akraba durumlarına girmişler, bi de her gece balkonda yatıo olmasına rağmen sıcaklar matildayı yerle bir etmiş.. don kişotun yeldeğirmenlerine açtığı savaş gibi mati de sıcaklara savaş açmayı düşünüomuş.. gidip kuzey kutbuna en kocamaaan buzula yalvarcakmış küçük mati.. 'nolur bizim oralara gel' die..
imdaaat........
Posted by Picasa

Pazar, Temmuz 23, 2006

son melankolik yazım..

Efkarlıyım başım duman
Sitemim var ey koca çınar
Zor günümde nicesini andım
Muhabbet yetmezmiş bilmedim
Dün bugün dedim gönlüm avuttum
Yarın yetmezmiş bilmedim
Dert bir yandan sevda bir yandan
Derman yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
Şu dünyanın haline kandım
Ben yalnızmışım bilmedim
Gönül için için yanar da
Sabır yetmezmiş bilmedim sitem ne çare
Efkarlıyım başım duman
Sitemim var ey koca çınar
<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>
"Kadın ayakkabısını çıkardı. Sızlayan ayaklarını ovuşturarak koltuğa oturdu. "Bu ayakkabıları neden giymediğimi unutmuşum ama giydikten iki saat sonra hatırladım" dedi gülerek. Ayak bileğinin arkası su toplamıştı ve gün boyunca çıkaramadığı ayakkabılar su toplamış bölgeyi iyice örselemiş, açık bir yara haline getirmişti.Kadın saçlarını kulağının arkasına attı. Akşam olmuştu. Pencerenin önüne dizilmiş çiçeklerin arasında birkaç mum yanıyordu. Dışarıda esen sert rüzgârın sesi odanın içindeki anlık sessizliğin üzerine düştü.Koltuğun önündeki eski ahşap sehpada pempe gül desenli eski bir fincanın içindeki kahvenin dumanı tütüyordu.Adam kadının ayaklarını ellerinin arasına aldı.Mumun alevi titredi.Ayak bileğindeki o küçük açık yaraya baktı adam. Sonra öpmeye başladı. Bir kedinin yavrusunun yarasını iyi etme çabası gibi bir şevkatle ve dakikalarca öptü adam o yarayı...
***"Nasılsın?" diye soruyordu genç kadın attığı mesajda."Korkuyorum diye geldi yanıt. Bir an bu içten itiraf karşısında ne yazacağını bilemedi genç kadın. Kimseye, hiç kimseye ufacık bir zaafını göstermeyen adam ilk defa böyle bir kapı açıyordu çünkü. "Korkuyorum" diyordu. "Bana yardım et. Tut elimden, ya düşersem" diyordu. "Korkma" diye yazdı genç kadın. "Her şeyin bir telafisi var. Düşsen bile kalkarsın. Eğer istersen yanında ben varım. Belki istemesen de ben varım. Elini uzat yeter. Korkunun açık kalan kapısını kapama bana.. Bırak seni korktuğun yerden tutayım"
***Cenazenin yavaş yavaş dağılan kalabalığına bakıyordu kadın. Kalabalıktan hiç kimse bilmiyordu yolcu edilen kişi onun için ne ifade ediyordu... Yağmur başlamak üzereydi. Cami iyice boşalmıştı. Oturduğu bankta boş gözlerle etrafı seyretti bir süre. Sonbahar bitiyordu. İçindeki zehiri daha da çoğaltacak olan koca bir kış vardı önünde. Ellerine baktı başını eğip sonra ayakkabılarına. Beraber almışlardı gecen kış. "Hayat böyle işte" diye düşündü. Kimin aklına gelirdi o ayakkabılarla bu cenazeye gelinecek. Yanına biri oturdu kadının. Yorgunlukla başını çevirip kim olduğuna baktı bir an. Aynı mutsuzlukla bakan bir çift gözle karşılaştı. "Bana söylemişti" dedi yanına oturan genç kız. "Sizi çok sevdiğini bana yıllar önce söylemişti. Sadece isminizi bilmiyordum. Babamın sevmekten bıkmadığı kadın bana emanet bıraktığı bir dost sayılır... değil mi?"Şu anda yanında oturan ve büyümesini uzaktan, gizlice, hep üçüncü kişi olarak seyrettiği genç kızın bu sözleri kadının içindeki zehir şişesini devirdi sanki. Sanki yakarak ağzından, burnundan, gözlerinden dışarı boşaldı o zehir... Sadece elini tutabildi genç kızın... "Nasıl tanıdın beni?" diyebildi sadece...
***Boğazım ağrıyordu. Burnum tıkalıydı ve yükselen ateşim bütün vücuduma bir titreme yayıyordu. Baş ucumdaki lambayı yaktım. Boğazımdaki gıcık yüzünden öksürmek istiyor ama yanımda yatan kızımı uyandırmaktan çekmiyordum. Sanki yatağa biri çizmiş gibi elleri yanaklarında, fındık burnu ve kiraz dudaklarıyla tatlı tatlı uyuyordu. Ona bakarken baktığımı hissetmiş gibi açü gözlerini. "Ne oldu anne?" diye sordu. "Hasta oldum ben" dedim. "Gene mi" dedi gözlerini kırpıştırarak... "Gene" dedim gülmemi tutamayarak.."Göster ağrıyan yerini öpeyim anne, öpeyim geçsin canım" dedi...Minik elleriyle görünmez yaralarımı okşarken gözlerim acıdı.
***Kim birini yaralarından sevmeye başlasa böyle olmaz mı zaten...Acımaz mı sevilenin gözleri...Acıyan gözler güçlenen yüreğin yüzdeki yansımasıdır aslında.Çeliğe su vermek gibi...Birini yarasından sevmek yüreği suya kavuşturmaktır...Yürek çeliğe işte böyle dönüşür... "
İ.AYDIN
Biri birgün sizi yaralarınızla sevmek isterse; ona izin verin..

Cuma, Temmuz 21, 2006

sana dair...




"Kal" deseydin, kalırdım. Demedin oysa... Kuru bir "Bitmesin"den başka hiçbir şey demedin. Öyle kuru, öyle soğuk, öyle uzaktı ki, ondaki anlam! Bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakın mıydık uçuruma? Savunmayacak mıydın sevgimizi? "Kal" diye haykırmayacak mıydın ardımdan? Düşündüğüm bu değildi... Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden,Mücadele beklemiştim oysa...Yelkensiz olan gemimizi kıyıya ulaştırırız sanmıştım...Kıyıya ulaştırırsın sanmıştım... Oysa, onu denizin ortasında savunmasız bırakmama göz yumdun...Bu kadar yıpratıcı olamazsın... Oysa, bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda! Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı. Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı. Beynimizdeki melodilerin, aramızdaki çekimin, Geçen akşamki sohbetin bir anlamı olmalıydı. Duygularımızın bir anlamı olmalıydı.Yüreğimdeki tüm martıları uçurdun şimdi... Hangi yöne gittiler bilmiyorum, Geri dönerler mi bilmiyorum. Dünya boşaldı mı ne! Neden bu kadar sessizleşti birden yaşam,Neden artık parlamıyor yakamozlar gözlerimde?Neden artık rüzgar esmiyor,Her şey seninle mi kaldı yoksa?Mantığım... Mantığımı bana bırak lütfen, ona ihtiyacım var. Bazı şeyleri anlamak için ona ihtiyacım var! Evet! Ben istedim ayrılığı, çıkmaz yollara yönelen bendim, Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim... Kahretsin! Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Ve senin buna nasıl göz yumduğunu... Tıpkı balkondaki akasyaları sularken,Fazla sudan dolayı sararacaklarını bilmediğim gibi...Su, onun için hayat olmalıydı oysa...Ve... Sen de benim tutunacak dalım!Bazı şeyler vardı aramızda biliyorsun,Olmaması gereken ama daima varolan. Farklı uçlardaydık seninle, Farklı mevsimleri seviyorduk, farklı zamanlarda....Sen büyük fırtınalara vardın, bense lodostan bile ürküyordum..Oysa başardığımız şeyler vardı her şeye rağmen, Daha doğrusu öyle sanıyordum... Binlerce yıldız arasında, Ayın güzelliğini gösterebilmekti tek amacım...Yıldızları söndürmekti... Sorunları yok etmekti... "Bitti" deyişim öylesine bir şeydi, öylesine, sıradan, şakacıktan... "Hayır" demeliydin! Hatta kıyametler koparmalıydın yüreğimde, Hendekler açmalıydın yoluma gidemeyeyim diye. Sahip çıkmalıydın gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye... Beni yolumdan alıkoymalıydın... "kal" demeliydin... Defalarca "kal" demeliydin... Oysa, demedin... Belki de senin çiçeklerin çoktan solmuştu ve ben Akasyaları kışın yaşatmaya çalışmakla hata etmiştim...Belki böylesi daha iyi oldu... "Kal" deseydin kalırdım... Hem de seve seve kalırdım. Martılarla kalırdım. Yakamozlarla kalırdım. Demedin oysa! Bilir misin? Kaç çığlık olup yıkıldı yüreğim giderken... Bilir misin? Nasıl bir cana hasretti yüreğim, yolumdan döndürecek... Bilir misin? Nasıl zor oldu ardıma bakmadan çekip gitmek... 'KAL' desen kalacaktım... DEMEDİN OYSA!!!
----------------------------------------------

yaşam kadar gercek
yaşamak gibi sahte
oyle çok şey var ki
yaralayan insanı
bir yurek çarpıntısı
onu her gördüğünde
oyle çok sey var ki bak
sana dair..
yanlış asklar yasadık yanlıs köprülerde
yanlış gemiler yakıp aldırmadan
iki damla su çaldık zamanın pencesinden
aldirmadan..aldirmadan..
mucize gerek bize
gidecek bir baska düş
bir düş ki korkmamis zamanin karsinda
ve bir çağ gerek bize
ve bir çağ bundan ozgur..
öyle cok sey var ki bak
sana dair..
bu ne senden ilk kaçışım ne de
ilk düşüşün yüreğime
ne bu serden son geçişim ne de
son küsüşüm kaderime...
Posted by Picasa

KENDİ AVUÇLARIMIZDA KAYBOLUYORUZ...



Bugunlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasina,bir baska ülkeye,daglara,
uzaklara...
Hayatindan memnun olan yok. Kiminle konussam ayni
sey...
Her seyi, herkesi birakip gitme istegi.
Öyle ''yanina almak istedigi üç sey'' falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten. Her seyi, herkesi götürdün demektir.
Keske kendini birakip gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
ani her seyi yüzüstü birakmak göze alinamiyor.
Böyle gidiyor iste. Bir yanimiz ''kalk gidelim'',
öbür yanimiz "otur'' diyor.
''Otur'' diyen kazaniyor. O yan kalabalik zira.
Is, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma
duygusu..
En kötüsü aliskanlik.
Aliskanligin verdigi rahatlik, monotonlugun dogurdugu
bikkinligi
yeniyor. Kaliyoruz.
Kus olup uçmak isterken agaç olup kök saliyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha dogurmalar...
Borçlara girmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.
Misal, ben...
Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum. Degil bu sehirden
gitmek,
iki sokak öteye tasinamiyorum. Alip götürsem gelmez
ki...
Bütün sokagin köpegi oldugunun farkinda.
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
''Sirtinda yumurta küfesi olmak'' diye bir deyim vardir;
evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin.
Kendi imalatimiz küfeler.
Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazim. Inadina kök salmak lazim.
Bari ufak kaçislar yapabilsek.
Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakasi.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif...
Denk olsa. Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 09.00, aksam 18.00.
Sonra baska mecburiyetler.
Sıkışıp kaldık.
Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli bu kadar agir
olmamali.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karsiligi bir ömür yani.
Ne saçma.
Bahar midir bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar ásik olmam ama her bahar gitmek
isterim.
Gittigim olmadi hiç.
Ama olsun... Istemek de güzel
CAN YÜCEL
--------------------------------------------
Hatırlıyor musun kim olduğunu
Hala hissedebiliyor musun
Ne zamandır farkında mısın yokluğunun
Arasan bulur musun kaybolduğun yerleri
Gündüzün geçtiğini farketmedin bile
Anılar sinemasından bir bilet almışsın bu gece
Ömrün küsmek ve pişmanlıkla geçip gidiyor
Bak hala aynı soruyu soruyorsun kendine
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğüm
Umrunda mı zamanın senin küskünlüğün
İçin öyle sıkılır kimse bilmez neyin var sen bile
Olup bitenleri seyredersin öylece
Yalnızsındır kalabalıklar içinde kim daha iyi bilir ki
Bir ses vardır çözer herşeyi yasaktır duyamazsın

Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğün
Bazen
Gündüzün geçtiğini farketmedin bile
Anılar sinemasından bir bilet almışsın bu gece
Ömrün küsmek ve pişmanlıkla geçip gidiyor
Hala aynı soruyu soruyorsun kendine
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Bazen
Posted by Picasa

Çarşamba, Temmuz 19, 2006

bunlar da geçicek...



Sevgilisinden ayrılmak üzere olan arkadaşımı teselli etmeli,birazcık umut aşılamalı birazcık da gelişecek kötü bi sona hazırlamalıyım.. peki ben nasıl konuştum..?
Neler hissediyorsun tahmin edebiliyorum canım..boşlukta hissedersin,içinden sadece ağlamak gelir,üzülürsün ve tekrar tekrar eski günleri,olanları düşünürsün,biz bu hale nasıl geldik dersin.. ama bazen bişeylerin bitmesi gerekir,hele ki iki taraf da birbirini fazlaca kırıyorsa.. daha fazla kırmamak ve kırılmamak için.. yani her son,sevginin bitmesiyle olmuyor.. bazen sevsen de bitirmekten başka bi çıkış yolu yok diyorsun.. ve akabinde matilda salya sümük........ böhü böhüü...
Allahtan msnde konuşuyorduk benim halimi görmedi,yoksa o beni teselli etmek zorunda kalıcaktı..

"...
Ayrılmak zor değil
Seni unutmak zor
Akşam oldu yine
Hayalin her yerde
Rahat yok bana
Anılar ardımda oldukça
Anladın mı ne yaptın bana
..."

Posted by Picasa

Salı, Temmuz 18, 2006


bizim kızlara hamsi tava yaptım bugüüüüünnnn...bi dee yanına soslu patlıcan yapmıştım bölee soğuk soğuk yiyelim die.. beraber bulgur pilavı yaptık bi de salata..ooooooooohhh.....(ama yanında diet kola içtik o ayrı,eee tabi formumuzu korumamız lazım hihiihihihihhiihhi...) sonrasını anlatmama gerek var mı..? heyoooooooo diye saldıran hatta hamsileri hop hop atarken transa geçen(..?) 4 tipitip hayal edin..ebet.. işte onlar biziiiiiiiiiiiiizzzzz........ Ardından mia'mla smile'min aldığı viennetta ile kendimizi daha bi ödüllendirdik.. :D daha başka bişi diyemicem..hohhoyyyttt...


Posted by Picasa

Pazartesi, Temmuz 17, 2006

BENİM ŞARKILARIM



110-ÖZLEDİM SENİ
özledim seni bu gün sebep yok
ken uzansam hayallere dokunurum sandım bak
yıllar geçmiş üstümüzden
hala ilk günkü gibi aklımdasın
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
sen doğdun
en güzel cümlenin en güzel öznesi
tanrının unuttuğu bu kentte
cennetten düşen bi manzara gibi
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
söylenecek çok sözüm vardı hepsi yarım kaldı
neler ummuştum hayattan
elimde ne kaldı
kırılan kalbim miydi yoksa
karnımdaki bu sancıyla
küflenmiş ruhum unutmadı
unutmadı seni hala
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni...


PİNHANİ-HELE Bİ GEL..
içinden geleni söyle,kalırsa yazık olur
hayata küsüverirsin,hüzünler seni bulur
bişeyler yapabilirsem güzel gözlerin için
başından geçeni anlat,masaldır benim için
hele bi gel,uzaklar sana gelir
sen hele bi gel,bütün dertler bitiverir
hep seni bulur,uzun zor sıkıcı günler
yazık olur,hadi gel kurtar bizi..
Posted by Picasa

Pazar, Temmuz 16, 2006

...


Aşk...?

Posted by Picasa

Cuma, Temmuz 14, 2006

kimseye etmem şikayet


Bu kadar uzun sürmesi normal mi bilmiyorum ama hala suskunluğum sürüyor.. içimdeki düğümlerden kurtulup,iki kelimeyi yanyana getirip yazamıyorum:(
İster istemez Müzeyyen Senar söyleyince dinlemeye doyulmayan bu şarkı geliyor aklıma;
"kimseye etmem sikayet aglarim ben halime
titrerim mucrim gibi baktikca istikbalime
..."
Posted by Picasa

Salı, Temmuz 11, 2006

GÜLÜMSEYİN ÇEKİYORUUUUUUUMMMMMM.. :D

GÜNAYDIIIIIIIIIIIIIIIIIINNNNNNN....................

Nasılsınız bakalım..?

bugün herkes çoook iyi olsun,çook mutlu olsun istiyorum..

eninde sonunda gidilcek olan yere [anladınız siz;)] gitmeden önce herkes istediği herşeyi yapsın..

yapabileceğim herşeyi yapmak istiyorum ben de..tiyatroda oyniyim,dışarda sabahlayayım,eğlencenin dibine vurayım,arkadaşlarımla saatlerce sohbet edeyim,gezeyim görmediğim yer kalmasın,saçlarımı renk renk boyatayım denenmemiş renk kalmasın,gönlümce seni seviyorum diyeyim birine,dönme dolaba bineyim elektrikler kesilsin en üstte kalıvereyim,tek bir lobut deviremesem de bovling oynayayım,bağıra çağıra şarkı söliiim,uçurtma uçurayım,herkes bana bakıomu diye düşünmeden çarpışan arabama binip etraftaki herkese çarpayım..

bugün en az bi kişiye seni seviyorum diceksiniz [emri vaki gibi oldu,hayır asla..tamamen masum küçük bi rica:)] ANLAŞTIK MIIIIII..?

HADİ BAKALIM KOCAMAN Bİ GÜLÜMSEME İSTİYORUM HEPİNİZDEN....


Pazartesi, Temmuz 10, 2006


hafızalar ne durumda..?

http://www.bbc.co.uk/science/humanbody/sleep/tmt/

yapın bakalım testi..sonuçlar ne durumda yazmayı unutmayın..

işte benim durum..

Pazar, Temmuz 09, 2006

MİA'm geldiiiiiii.............. çoooooooooooook sevinçliyim,yaaaaa.... o kadar çok özlemişim ki.. kelimeler yetmiyor anlatmaya..
"mia = zilyon kilometre öteden hala aptal aptal gülümseten, hep bir omzumda taşıdığım, mütemadiyen çoook özledim gelsin artıııııık diye bağırındığım, 8-16 numaralı otobüsü her gördüğümde ağlama ihtiyacı hissettiren, mozaik pastayı mucidinden bile (ebet mucid dedim ne olmuş,en faydalı icadlardan biri o :P) daha iyi yapabilen, kimsecikler onu üzmesin diye bir çiçeğe dönüştürüp fanus içinde saklamak istediğim insan,dost......"
Posted by Picasa

Cuma, Temmuz 07, 2006

bulanık su...


konuşamıyorum,kelimeler düğümlendi boğazımda... cümle kuramıyorum.. sadece düşünüyorum.. geçmişle şimdi birbirine girdi düşünürken... ben geçmişi mi istiyorum şimdiyi mi..? yoksa şu an şu saniyeden sonra zaten hepsi "geçmiş" mi oluyor..?
kovaladı, kaçtım, geldim, gitti, bitti, sandım, yanıldım, ağladım, ağlıyorum, "güştüm" (bu kelimeyi bilen elini kaldırsın yok ya da sussun sonsuza kadar,sessizliğinde kaybolsun) yenildim, canımı kutuya koydum armağan ettim, gözüm uzaklara daldı alamadım, canım yandı, çok yandı canım, yastığa koydum başımı ya da koyduk, müzik mi dinledik birbirmizi mi(..?) ,bi yaprak kopardım ağaçtan bu onun dedim,türkü söyledim, bazen çarşmabayı sel aldı bazen hastane önündeki incir ağacı, karıştım, düğüm oldum, yumak oldum kendi içimde... anlatamadım... anlatamadım......................

Çarşamba, Temmuz 05, 2006

jjghj

Cumartesi, Temmuz 01, 2006

sahi saat kaç..?


saat 01.55..
odanın kapısı açılır..
-patlıcan kebabı yaptık.yer misin?
-hı..?

akabinde odadan çıkıp salona geçtiğimde yemek masasının üstünde gördüğüm şey.. patlıcan kebabı.. annem ve kardeşimin canı çekmiş,üşenmeyip yapmışlar.. akıllara ziyan.. neyse yedik efendim afiyetle.. ama yerken hala şaşkındım,o ayrı..
Posted by Picasa
bazen üzülmek fayda etmiyor..