Perşembe, Eylül 21, 2006

Bir gün sınıftaki hoca tüm öğrencilere diğer sınıfarkadaşlarının isimlerini bir listeye yazıp yanında yer bırakmasını söyledi. Sonra da öğrencilere diğer sınıfarkadaşları hakkında en güzel şeyleri isimlerinin yanına yazmalarını söyledi. Herkes birşeyler yazana kadar bir saat geçmişti ve yazmaları bittikten sonra bu kağıtları öğretmene teslim ettiler. Hafta sonu öğretmen tüm öğrencilerin isimlerini tektek birer sayfaya yazıp diğer arkadaşlarının onun hakkında yazdıkları güzel şeyleri herisim kağıdına yazdı.Pazartesi günü her öğrenciye kendi isminin ve isminin karşılığında yazan güzel şeyleri ğrencilerin kendilerine dağıttı. Kısa bir müddet sonra herkesin yüzünde bir gülümseme belirdi. "Ciddi mi?", "Bir başkası için bukadar anlamlı olduğumu hiç sanmazdim!" ve "Diğerlerinin beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum" diye fısıltılar geldi sınıftaki öğrencilerden. O günden sonra bu listelerin üzerinde duran olmadı.Öğretmen öğrencilerin bukonu hakkında diğer öğrencilerle veya ebeveynleriyle konuşup konuşmadıklarını bilmiyordu, ama önemide yoktu aslında. Yapılan egzersiz yerini bulmuştu. Öğrenciler kendileri ve diğerleriile mutlu idi.
Birkaç sene sonra öğrencilerden biri Vietnam savaşında şehit düşmüştü ve öğretmen öğrencisinin cenazesine gitti.Klise öğrencinin arkadaşları ile dolup taşıyordu. Tekerteker tabutunun başına gidip son saygı duruşunda bulunuyorlardı. Öğretmen son olarak gidip öğrencisinin tabutu başında dua etti. Orada duran bir asker öğretmene: "Siz Mark'in matematik hocası mıydınız?" Basını evet dercesine sallayip: "Evet" dedi. Bunun üzerine asker: "Mark sizin hakkınızda çok şey anlatırdı."
Cenazden sonra Mark'ın eski öğrenci arkadaşları toplu halde duruyorlardı.
Mark'ın ebeveynleri de oradaydı ve dört gözle öğretmenle konuşma fırsatını kolluyorlardı. "Size birşey göstereceğiz", diye söze başladı Mark'in babası ve cebinden bir cüzdan çıkardı. "Bu Mark şehit düştüğü zaman cebinden çıkmış. Tanıyacağınızı tahmin ediyoruz." Çuzdanın içinden silik yazılı bir kağıt çıkardı. Bellıydı ki defalarca okunduğu için eskimiş olduğundan yapıştırılmış bir kağıt parçasıydı bu. Öğretmen daha yakından bakmadan bu kağıt parçasında yazılı olan şeylerin zamanında Mark'in sınıf arkadaşlarının önün hakkında yazdıkları güzel şeylerdi. "Böyle birşey yaptığınız için size nekadar teşekkür etsek azdır" dedi Mark'in annesi. "Gördüğünüz gibi Mark bunu çok takdir ediyordu." Tüm öğrenciler öğretmenin etrafını sarmıştı. Charlie biraz gülerekten: "Benim listem de daha duruyor.Onu yazı masamın en üst çekmecesinde saklıyorum." chuck'in karısı: "Chuck kendi listesini evlilik albümümüze yapıştırmamı rıca etti." "Benimki de duruyor hala, günlüğümün içinde muhafaza ediyorum." O sırada Marilyn "Benimki günlüğümün içinde saklı." Vicky, bir başka öğrenci de adres defterinin içinde sakladığı eski püskü listesini çıkarıp diğerlerine gösterdi. "Bunu hep yanımda taşıyorum ve sanırım hepimiz bu listeleri saklıyoruz."
Öğretmen o kadar hislenmişti ki, oturmak zorunda kaldı ve ağlamaya başladı, Mark'a ve onu bir daha asla göremeyecek olan diğer sınıf arkadaşlarına.

Cuma, Eylül 08, 2006

gün gelir..

saat gecenin (sabahın?) beşi..uzanmışım uyku yok..açık pencerede perde dans ediyor ben yıldızlara bakıyorum bir yandan..radyoda bir şarkı başlıyor..

Severek ayrılanlar bilirler ayrılığı
Severek ayrılanlar yaşarlar pişmanlığı
Çok uzak şehirlerde aynı çarpan iki yürek
Çok uzak bir şehirde beklendiğini bilerek
Gün gelir, için yanar. Elin gider mektuplara
Gün gelir, beni ararsın. Gözün dalar uzaklara.
Yaz gelir, sıcak olur akşam sahil yollarında
Her adımda beni anarsın. Gözün dalar ufuklara
Rüzgar, aşkımı kucağına alsa, dağları tepeleri aşsa, saçlarına ulaşsa.

Pazartesi, Eylül 04, 2006

SAÇ TELi..


ekşi sözlük okuyordum azönce.. bi yorum çok hoşuma gitti..

insanın üzerinde sevdiceğinin saç telini bulmasi...

ayrı şehirlerde yaşıyorlardır ve bir gün önce ayrılmıştır sevdicekten,birbirlerini bi daha ne zaman göreceklerini allah bilirdir.yol yorgunlugunu bahane edip açmaya cesaret edemez valizini, atar gözüne çarpmayacak bir köşeye.en geçerli çözüm uyuyarak hiç olmazsa bir süre kopmaktır hayattan.uyumak zorlaşır,beraberliklerindeki ufak detaylar aklına geldikçe."yok olmayacak böyle" deyip kalkar yataktan.dışarı çıkıp insanlara karışmak gelir aklına.üstünü başını düzeltir ve o anda boğaza çöken bir ağıttır insanin uzerinde sevdiceginin sac telini bulmasi..

güzel de mi ama..

insanı bir yerlere götürüyor okuyunca..
Posted by Picasa

Pazar, Eylül 03, 2006

salı günü ameliyata giricek babam.. dualarınızı eksik etmeyin olmaz mı..
Hastane önünde incir ağacı anam ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı anam ilacı
Doktor bulamadı bana ilacı annem ilacı
Baştabip geliyor zehirden acı anam vay acı
Garip kaldım yüreğime dert oldu anam dert oldu
Ellerin vatanı da bana yurt oldu anam yurt oldu
Mezarımı kazın bayırdan düze anam vay düze
Yönünü çevirin sıladan yüze anam vay yüze
Yönünü çevirin sıladan yüze anam vay yüze
Benden selam vermen o hayırsıza o hayırsıza
Gurbet elde garip kaldım ağlarım anam ağlarım
Ateş aldım yüreğimi dağlarım annem dağlarım
Garip kaldım yüreğime dert oldu anam dert oldu
Ellerin vatanı da bana yurt oldu anam yurt oldu